Güftekâr : Niyâzi Mısrî Hz. Bestekâr : Abdulmecid Yılmaz
Ey derde dermân isteyen, yetmez mi derd dermân sana, Ey râhat-ı cân isteyen, kurbân olandır cân sana.
Yağma edersin varlığın, gider gönülden darlığın, Mahveyle sen ağyarlığın, yâr olisâr mihmân sana.
Sermâye bu yolda heman, teslim olur buna inan, Sıdk ile Allâh’a dayan, etmezmi gör ihsân sana.
Tevhide tapşur özünü, kimseye açma râzını, Şeyh izine tut yüzünü, şeyhin yeter bürhân sana.
Yalnız kişi yol alamaz, maksûdunu tez bulamaz, Bekle maâ'rif kapısını, yüz göstere irfân sana.
Dünyâ ile ukbâyı ko, ûlâ ile uhrâyı ko, Var ol kuru sevdâyı ko, matlûb yeter Sübhân sana.
Candan talep kıl yârini, ver cânı bul didârını, Yok eyle kendi vârını, kim var ola cânan sana.
Çürüklerin hep sağ olur, zehrin kamû bal, yağ olur, Dağlar yemişli bağ olur, cümle cihân bostân sana.
Hakk'a gönül bağlar isen, şâm u seher ağlar isen, Sular gibi çağlar isen, tiz bulunur ummân sana.
Güçtür katı Hakk’ın yolu, dergâhı hem gâyet ulu, Sıdk ile olmazsan kulu, etmez yolu asân sana.
Bülbül oluben öte gör, gül gibi açıl tütegör, Aşk oduna cân atagör, gül-zâr olur nirân sana.
Niyâzi yüzün eyle hâk, derd ile kıl bağrını çâk, Kalbin sarâyın eyle pâk, şâyet gele Sultân sana.